filmdelisi

2001 yapımı siyah beyaz filmin baş rolünde Billy Bob Thornton bulunuyor.Ayrıca film Scarlett Johannason'un gençlik yıllarında ilk rol aldığı filmlerden biri. Bu filmi izledikten yaklaşık bir yıl kadar sonra Albert Camus'un yabancısını okuduğumda baş karakterlerin birbirlerine çok benzediğini düşündüm. Kitabı okuyup filmi izleyenlerin de aynı düşünceye kapılacağını düşünüyorum. Film 1900'lü yılların ortalarında geçiyor ve sıradan olayların ve ufak hırsların bir insanın yaşımını  ne hale getirdiğini konu alıyor. Film vermek istediği mesaj ve çekim teknikleri ile de günümüzün anlamsız macera filmlerinden kendini ayırıyor. İyi seyirler.

Filmi "tramvay ikilemi" deneyinin günümüz uyarlaması olarak nitelersem çokta yanlış olmaz. Tramvay ikilemi temel olarak birden fazla insanın hayatını kurtarmak için bazı kişileri feda edip edemeyeceğimizin sorgulandığı bir deneydir. Film ise bir saldırının durdurulmasını sağlamak için küçük bir kız çocuğunun hayatından vazgeçilip geçilemeyeceği anlatılıyor. Tabi ki filmi izlerken günümüz şartlarında askerlerin ve devletlerin insan yaşamından çok çabuk vazgeçtiğini göz önüne alarak olayları biraz abartılı bulabilir ve bir propaganda olarak düşünebilirsiniz .Benim görüşüm olaylara büyük pencereden bakmak yerine iki askerin hiç tanımadığı küçük bir kızı öldürmeleri için emir verildiğinde yaşadığı psikolojik çöküntüye  odaklanmanız olacaktır. Savaşın ve radikalizmin kimilerinin canına kimilerinin ruhuna kast ettiğini anlatan güzel bir yapım olmuş. Keyifli seyirler.

2008 yapımı olan filmin başrollerinde matrix serisinden tanıdığımız Keanu Reeves ve Jennifer Conneley bulunuyor. Filmde başka birçok gezegende , bazıları bizden çok ileride teknolojiye sahip yaşam formlarının evrendeki azalan yaşanabilir gezegen sayısını korumaya çalışmalarının bir sonucu olarak dünyaya gelmeleri anlatılıyor.İnsanoğlunun dünyaya verdiği zararın onarılmaz seviyeye gelmeden önce buna bir son vermeye karar veriyorlar ve hepinizin tahmin edeceği gibi doğa insansız olur ama insan doğasız olmaz mottosu karşımıza çıkıyor.Peki uzaylıları ve en önemlisi kendimizi bu dünya da yaşamaya değer olduğumuza ikna edebilecek miyiz? İyi seyirler diliyorum.

Yapımcılığını Peter Jackson'un üstlendiği film günümüzün en büyük sorunlarından biri olan yasa dışı göç ve mültecilik kavramına çok farklı bir bakış açısı getiriyor. Günümüzde yaşanan savaşlar ve terör tehditleri milyonlarca insanı göçe zorladı. Bu mültecileri dünyada bir kaç ülke dışında kabul eden olmazken birçok devlet bu insanları ülkelerinden uzak tutmak için para ödemeye razı oldu. Peki ya mültecilerin başka bir ülke yerine başka bir gezegenden geldiğini hayal edin sizce ne olurdu ? Filmde başka bir gezegenden gelip dünyamızda mahsur kalan uzaylıların dünya tarafından nasıl karşılandığı anlatılıyor. Bu pek de hoş karşılanmayan uzaylılardan nasıl para kazanılabileceğini düşünen şirketler , belli bir bölgede kalmalarını sağlamaya çalışan devletler ve onlardan nefret eden insanlar günümüz realitesini birebir yansıtmış.Birçok ödül ve adaylığı olan film 8.0 gibi yüksek bir imdb puanına da sahip. İzleyip keyif almanızı umuyorum.

George Orwell'in ünlü distopya romanı olan 1984'ün beyaz perde uyarlamasıdır. Filmde her ne kadar kitaba bağlı kalınmaya çalışılmışsa da kitaptaki karekter analizleri ve kişilerin iç dünyalarını olaylara bakışlarını yansıtan betimlemeleri filmde bulmak pek mümkün olmuyor. Benim önerim filmi izlemek yerine kitabı okumanız olacaktır. Günümüz şartlarını neredeyse birebir şekilde kitapta bulmak mümkün. Sürekli yaratılan düşmanlar , ardı arkası kesilmeyen yalanlar , halkın tarih bilgisine zekasına ve fikirlerine sürekli edilen hakaretlerin , bir toplumu dış dünyadan soyutlamanın insanlık üzerinde etkisi kusursuz bir biçimde betimlenmiş.Her odaya yerleştirilen televizyonlarla durmadan yapılan propagandanı olduğu bu dünyada hükümetin isteği haricindeki her şey yasaklanmıştır ve bu yasaklara uymayan herkesin sonu ünlü 101 numaralı odadır.Kitabın baş karekterleri ise sevmenin , arkadaş olmanın hatta gülmenin yasaklandığı bu sistemde birbirlerine sahip olarak bir başkaldırı içindediler. ...

Sizce öldükten sonra yeniden hayata gelme diye bir şey var mı ? Peki ya bunu defalarca yapma şansımız var mı ? Bunu da ötesinde önceki yaşamlarımızın gelecektekileri etkilemesine ne dersiniz! Baş rollerinde Tom Hanks ile Halle Berry'nin bulunduğu filmi izlerken bir film içinde birden çok film  izliyormuş gibi hissedeceksiniz. Geleceğe dair ütopya ve distopyaların da anlatıldığı film dev bütçesi ve müthiş görselleriyle sizi etkileyecektir.Filmi sakin kafa ile izlemenizi öneririm çünkü bittikten sonra bile saatlerce üzerine düşüneceksiniz. İYİ SEYİRLER.

Bir arkadaşınız size 14000 yaşında olduğunu söylese ne tepki verirdiniz? Eminim büyük çoğunluğunuz arkadaşının delirdiğini düşünüp saçmalamayı kesmesini isterdiniz. Peki ya arkadaşınızın söylediğini kanıtlayan bir hikayesi varsa! The Man From Earth'ün bu muhteşem konusu sizi film bittikten günler sonra bile düşünmeye zorlayacak. İnsanın dünyadaki yerini , teknolojiyi , ölümsüzlüğü hatta dinleri bile bu filmden sonra bir daha düşünme ihtiyacı hissedeceksiniz. Çok düşük bütçeyle çekilen film yalnızca bir odada geçmesine rağmen hayal gücüne o kadar fazla hitap ediyor ki ilerde hatırladığınız zaman filmin odada geçtiğini bile unutabilirsiniz, Umarım bu müthiş film sizi de etkiler.